İSG ve İnovasyon: Lüks mü? Zorunluluk mu?
Meganova

İSG ve İnovasyon: Lüks mü? Zorunluluk mu?

Soruyu yanıtlamadan önce konuya aşina olmayanlar için “inovasyon” kavramının tanımını yaparak başlayalım.

Son yılların en popüler başlıklarından biri olan “inovasyon”, İngilizce “innovation” kelimesinden  “yenileşim” olarak dilimize kazandırılmış durumda(TDK).

Genel olarak “yenilikçilik” olarak kullanılagelen bu kavram kelime kökeninden de anlaşılacağı üzere “yeni olanla” ilgili…

Kavram ile ilgili birçok tanım bulunsa da inovasyonu “ürünlerde, hizmetlerde ve süreçlerde katma değer yaratacak değişiklikleri ve yenilikleri gerçekleştirmesi” olarak tanımlamak mümkün.

Endüstri 4.0 çağının açılmasında belki de uzun zamandır bu kavramla tanımlanan yaklaşımın ve yaklaşımı benimseyerek yapılan çalışmalar olduğunu söylemek mümkün sanıyorum. Kuşkusuz Endüstri 4.0 döneminde ortaya çıkan yeni teknolojiler “inovatif fikirlerin” hiç olmadığı kadar yaygınlaşmasına neden oluyor…

Ancak burada sıklıkla yapılan bir hataya düşmemek için bir hususun altını çizmek istiyorum:

Her ne kadar içinde bulunduğumuz dijital çağ, inovasyon için uygun iklimin oluşmasına katkı sağlasa da çoğu kez sanıldığının aksine inovasyon, doğrudan teknoloji ile bağlantılandırılmak zorunda olan bir kavram değil. Bu durumu daha geniş ele almaya çalışacağım…

Bu kısa girişten sonra konuya biraz daha eğilebiliriz…

İnovasyon İklimi ve İSG

Çoğu zaman iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal zorunluluk ile yasal olmayan uygulamaları hayata geçirmenin gerilimi kuruluşlarda ortaya çıkar. Ne yazık ki ülkemizde birçok kuruluş tarafından iş sağlığı ve güvenliğinin halen “yasal zorunluluk” olarak ele alınıyor olmasının bu durumda payı olduğunu söyleyebiliriz.

Kuşkusuz kuruluşların benimsediği/oluşturduğu sağlık ve güvenlik kültürü ile ilgilisi olan bu durum salt sağlık ve güvenlik hususları ile sınırlı değildir. Gelişkin bir sağlık ve güvenlik kültürünü benimsemeyen kuruluşların birçok sürecinde de (insan kaynakları yönetimi, tedarikçi yönetimi vb.) benzer gerilimlerin yaşandığı gözlemlenmektedir.

Kaldı ki bu durum, iş sağlığı ve güvenliği yönetimindeki en önemli sorunlardan birinin de altının çizilmesini zorunlu kılıyor. Sıklıkla tartışıldığı üzere bir kuruluşta sağlık ve güvenlik yönetiminin gelişkin bir performans sergilemesi tüm yönetsel süreçlerin bir çıktısıdır. Daha öz ifade ile “iyi sağlık ve güvenlik performansı”, yalnız ve yalnızca kuruluşun bağlamı ile uyumlaştırılmış ve yönetimin üstlenilmiş olduğu/arkasında durduğu bir politika ve taahhüd ile gerçekleşebilir. Bu durumda sorumuzdaki “inovasyon ve İSG ilişkisi” için aslında başka bir noktaya varıyoruz: Bir kuruluşta iş sağlığı ve güvenliği alanında inovasyonun gerçekleşebilmesi için öncelikle o kuruluşta “inovasyon iklimi” için uygun şartların bulunması gereklidir…

İnovasyon sürecinde ilk adım “problemin, sorunun, konunun” tanımlanması olarak öne çıkmaktadır ki zaten bir problemi tanımlayamıyorsanız onu yenilikçi bir yöntemle çözmek bir yana çözme iradesi göstermek söz konusu dahi olmayacaktır.

Bu noktada konuyu iş sağlığı ve güvenliği alanına uyarlamak ve bu dört aşamayı alanda yeniden değerlendirmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Kuruluş içerisinde tespit edilmiş ya da kroniklemiş sağlık ve güvenlik problemlerinin “inovasyon” ile çözülmesi için fikir egzersizi yapalım…

Bilindiği üzere işyerlerinde tespit edilmiş tehlikeler ve bu tehlikelerin yarattığı riskleri yönetebilmek için aşağıdaki hiyerarşide belirtilen yaklaşımın uygulanması tavsiye edilir.

İşyerlerinde riskleri yönetmek için bu piramidin en üstünde yer alan “tehlikeyi ortadan kaldırma” yönteminden en altında yer alan “kişisel koruma” yöntemine kadar tüm aşamalarda inovasyonu gündeme almanın mümkün olacağını düşünüyorum… Hatta henüz risklerin tespitini yapmadan önce tehlikelerin tespitinde dahi inovasyonun gündemde olması mümkündür.

Şöyle ki; inovasyon eğer “ürün veya hizmette yenilikçi bir yaklaşım ile mevcut bir problemlerin çözümüne katma değer sağlayan” bir yaklaşım ise, başlı başına bir “problem” olan “risk” yönetiminde inovasyon yaklaşımı oldukça önemli bir parametre olabilir.

Ortadan kaldırma, değiştirme, mühendislik kontrolleri, idari kontroller ya da KKD konusunda karşı karşıya olunan riske karşı geleneksel yöntemler haricinde yenilikçi bir bakış açısı ile çözüm bulmak “risk yönetimi” bakımından başlı başına bir inovasyon sayılabilir.

İnovasyon: Lüks mü?

İşyerlerindeki sağlık ve güvenlik risklerini yönetmek için yalnızca İSG alanında kullanılan teknolojik cihazlara/yazılımlara/süreçlere ihtiyaç olmayabilir…İnovasyon iklimine sahip bir çalışma ortamına sahip bir işyerinde önemli olan evcut tehlikelerin tanımlanması ve risklerin yönetimi için inovatif bir bakış açısına sahip olmaktır.

İnovasyonu bu çerçevede ele almaz ve salt teknolojik gelişmeler ile eşitleme hatasına düşülecek olursa konuyu doğrudan mühendislik kontrolleri olarak ele almak ve teknolojik gelişmelerden faydalanmak ya da faydalanamamak gibi bir denkleme hapsetme riski bulunmaktadır.

Çoğu zaman yapılan hata gibi iş sağlığı ve güvenliğinde inovasyon denildiğinde akla öncelikle “lüks” yani pahalı çözümler geliyor olması ile ilgili genel kanıya bir eleştiri olarak bu hususun üzerinde durmak zorunda hissettim kendimi.

Elbette “inovatif ürünler ya da hizmetler”den faydalanmak ve İSG süreçlerindeki sorunları daha kolay çözmenin avantajlarının bulunduğunu söylemek mümkün. Ancak iş sağlığı ve güvenliği inovasyonun sadece bu yollardan geçmediğini unutmamak gerekiyor… Kaldı ki çoğu zaman fiyat-performans denkleminden bakımından yapılacak değerlendirmeler de bu tarz ürünlerin sağlayacağı “avantaj-kayıplar” arasında bir değerlendirme yapıldığında yenilikçi uygulamaların “pahalı” ya da “lüks” olarak değerlendirilmesi de mümkün olmayacaktır.

İnovasyon: Zorunluluk mu?

Çağımızda artan rekabet ortamı inovasyonu kuruluşlar için bir zorunluk haline getirmiş durumda… Yeni döneme ayak uyduramayan ve geleneksel yöntemlerle hayatına devam etmeye çalışan kuruluşların tarih sahnesindeki mağlubiyetleri ile ilgili haberleri sık sık okuyoruz…

Peki, inovasyon üretim süreçleri için bir zorunluluk olarak tanımlanırken konuyu İSG bakımdan ele aldığımızda bu soruya nasıl cevap vermeliyiz?

Kuruluşların serbest pazarda rakipleriyle yarışabilir bir forma kavuşması için inovasyon bir zorunluluk ancak bu zorunluluğun kendisinin yaratacağı iklimin kuruluştaki tüm departmanlarda kendini hissettirmesi de önemli bir husus… Eğer durum böyleyse yani inovasyonun bir kuruluş için zorunluluk olduğunu söylüyorsak bunun İSG’den ayrı düşünülmesi mümkün olabilir mi?

Bu iklime sahip işyerlerinde sağlık ve güvenlik konuları ile ilgili beyin fırtınası,atölye çalışmaları gibi uygulamaların hayata geçirilmesi tıkanan İSG süreçleri için de önemli bir fırsat yaratacaktır.

Kuruluşlar içerisinde İSG projelerinin ortaya atılması ve sonuçlarının ödüllendirilmesi ya da dış kaynaklı yarışmalarda bu projelerin değer kazanması gerek projelerin üretildiği kuruluşlar için prestij gerekse iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşması bakımından anlamlı olacaktır.

Bu konuya İSG hizmet sunucuları bakımından da ele almak mümkün elbette. İSG hizmet sunucularının geleneksel yöntemlerdense gelişkin örneklere kavuşması için inovatif bir bakış açısına sahip olması bir zorunluluk haline geliyor. Dönemimizde artan rekabet ortamında birbirine benzeyen İSG hizmetlerinde yenilikçi bakış açılarının kuruluşlara sunulması büyük önem arz ediyor.

Kuruluşlara sunulacak danışmanlık hizmetlerinden İSG alanındaki eğitimlere kadar yenilikçi yaklaşımların kuruluşlara sağlayacağı avantajlar üzerinde daha fazla düşünmemiz gerekiyor.

Gün geçtikçe üretimde verimlilik, esneklik gibi avantajlara ek olarak kuruluşlardaki kayıpları en aza indirmek için İSG alanındaki inovasyona odaklanmak zorundayız.

Özetle, iş sağlığı ve güvenliği alanın daimi olarak “sorunlara” odaklanan yapısının aslında inovasyon ile ilişkilenmek için oldukça önemli bir alt yapı sunduğunu düşünüyorum.

Sağlık ve güvenlik süreçlerindeki ana parametrenin “sorunları” çözmek olduğu düşünülecek olursa ve bunun için “mevzuat, standartlar ve diğer normlar” gibi rehberleri benimseyerek günümüzde “iyi uygulamalar” olarak da adlandırılan yaklaşımları daha da gelişkin hale getirmek mümkün olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir